Türk sanat müziğinin yaşayan efsanesi Bülent Ersoy, yalnızca sahnedeki güçlü sesi ve ihtişamlı tarzıyla değil, aynı zamanda sahip olduğu devasa mal varlığıyla da uzun süredir konuşuluyor. Magazin kulislerinde zaman zaman dillendirilen servet iddiaları, geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme geldi. Ancak bu kez, dillere destan servetinin ardında yatan yıllar süren emek ve disiplinli bir çalışma hayatı olduğu ortaya çıktı. Kamuoyunda “Nasıl bu kadar servet sahibi oldu?” sorularına yanıt niteliğindeki detaylar sosyal medyada gündem yarattı.
Diva’nın mal varlığı yeniden gündeme oturdu
Son dönemde magazin basınında en çok konuşulan isimlerden biri olan Bülent Ersoy, sahip olduğu taşınmazlar, lüks araçlar ve değerli yatırımlarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. İstanbul, Bodrum ve Antalya başta olmak üzere birçok şehirde milyonlarca lira değerinde gayrimenkulü bulunduğu konuşulan sanatçının, özel koleksiyonlara sahip mücevherleri, yatı ve ticari araçları da merak konusu olmuştu.
Sahip oldukları hayrete düşürdü
Bülent Ersoy’un isminin geçtiği servet listesinde; İstanbul genelinde onlarca daire, Fenerbahçe’de içinde spa ve saunası bulunan özel yapılar, Muğla ve Marmaris’te yazlık villalar, Antalya Fethiye’de benzinlik, İstanbul Boğazı’nda konumlanmış lüks yat ve ticari olarak kiraya verdiği vinçler ve iş makineleri bulunuyor. Bu mal varlığının resmi bir listeye dayandırılmaması dikkat çekse de, kamuoyunda “Diva’nın imparatorluk gibi mal varlığı” şeklinde yorumlar yapılıyor.
Servetinin sırrı ne?
Sanat camiasında yıllardır aktif rol oynayan Ersoy’un bu servetini nasıl elde ettiğiyle ilgili merak, Sabah Gazetesi yazarı Yüksel Aytuğ’un kaleme aldığı yazı ile aydınlandı. Aytuğ, Ersoy’un sahnelerde geçirdiği 40 yılı aşkın kariyerine, plak ve albüm satışlarından, konser organizasyonlarına kadar geniş yelpazede faaliyet gösterdiğine dikkat çekti. Özellikle 1980’li yıllardan bu yana sanat dünyasında aralıksız olarak çalışan Ersoy’un bu serveti edinmesinin şaşırtıcı olmadığını belirtti.
“Geceleri kuyumcu açtırırdı”
Yüksel Aytuğ’un yazısındaki en dikkat çekici ifadelerden biri ise, Diva’nın gece yarısı kuyumcu dükkanı açtırarak yaptığı mücevher alışverişleri oldu. Öyle ki, göz alıcı taşlardan oluşan takıları, yalnızca sahne şovları için değil, koleksiyon amacıyla da aldığı ifade ediliyor. Ersoy’un yurtdışında da çeşitli taşınmazlara sahip olduğu iddia edilirken, tüm bunların yanında vergilerini düzenli şekilde ödediği vurgulandı. Aytuğ, yazısında şu satırlara yer verdi: “Onun malı mülkü olmayacak da kimin olacak? Devletine bağlı, halkına saygılı bir sanatçı olarak kuruşu kuruşuna vergisini ödediğine adım gibi eminim.”
Kamuoyu ikiye bölündü
Sosyal medyada büyük yankı uyandıran bu açıklamalar sonrası, kullanıcılar arasında çeşitli yorumlar yapıldı. Bir kesim, “Kazandığı her kuruş helal, çünkü yıllardır bu ülkenin müziğine hizmet etti” derken, bazı kullanıcılar ise böylesine büyük bir servetin şaşkınlık verici olduğunu ifade etti. Ancak ortak görüş, Ersoy’un kariyerindeki istikrar ve çalışkanlığının bu birikimin arkasındaki temel faktör olduğu yönünde oldu.
Göz kamaştıran yaşam tarzı
Görkemli yaşamıyla da sık sık konuşulan Ersoy, sadece sahnede değil, günlük hayatında da lüksünden ödün vermeyen biri olarak biliniyor. Marka takıntısı, gösterişli mücevher tercihleri ve iddialı tarzıyla her daim fark yaratan Diva, mal varlığına dair iddiaları hiçbir zaman doğrudan yalanlamadı. Ancak ne sahip olduklarını sergilemekten ne de ihtişamlı hayatından vazgeçmedi.